- Tavsiye Puanı
- 5.00 yıldız
Selam Dostlar, Steam indirimleri ile alınabilecek 5 + 1 harika oyun seçtim.
Oyunlara geçmeden önce oyun tavsiyesinde bulunan arkadaşlardan birine mouse hediye edeceğim. En çok beğenilen tavsiye olması yeterli. FrekansTV forum sitemizde direkt başlayabilirsiniz.
9 liraya yarım ekmek patso bile alamazken zombi korkusu temalı güzel bir oyunla karşınızdayım. 7 days to die, oynayıp daha sonra 28 gün filmini izleyip günü kaliteli bir şekilde kapatabilirsiniz. Oyun, hayatta kalmak için kaynakları toplamanız, zombilerle savaşmanız ve bir savunma üssü inşa etmeniz gereken açık bir dünya ortamında geçiyor. Tamam bu kadar da gaza getirmeye gerek yok, hatta bir arkadaş şey yazmış, aga 10 senedir erken erişimde artık yeter mi desek? Ne yalan söyleyeyim hak verdim. Ama arkadaşlarınızla sakız parasına keyif alabileceğiniz gerçeği de değişmeyecek. . Oyun, zorlu ve tatmin edici bir hayatta kalma deneyimi sunduğu için strateji ve kaynak yönetimi becerilerinize katkı da sağlayabilir.
7 Days to Die, çok oyuncu
2. Oyun = Maneater 22 TL

Dostlar bu listenin en sıra dışı oyunu Maneater olsa gerek. Tam böyle Veganların da hoşuna gidebilecek. İnsan yemeli, avcı patlatmalı eğlenceli bir yapıt. Yorumlar çok fena ama ya oyunda 22 lirayı sonuna kadar hak ediyor bence. Dondurma parasına mutluluk. Kırmızı balık gerçekten de gölde kıvrıla kıvrıla ava çıkıyor.
Deep Silver tarafından yayınlanan bir aksiyon-rol yapma video oyunu diyebiliriz. özgün bir konsepti olması listede yer vermeme sebep oldu. Oyuncular, bir köpekbalığını kontrol ederek su altı dünyasında macera yaşarlar.
Oyuncular, oyunun ana karakteri olan bir köpekbalığını kontrol eder. Köpekbalığı, oyun boyunca büyür ve evrim geçirir, böylece daha güçlü hale gelir.
Dostlar kısaca "Maneater," farklı bir oyun deneyimi sunar ve oyunculara köpekbalığını büyütme, geliştirme ve denizde bir kaos yaratma fırsatı sunar.
3. Oyun Dying Light 2
Listenin 3. oyunu benim de favori oyunlarımdan biri olan dyinglight 2 diyebilirim. Hala deli gibi satan bir oyun ve fiyat olarak şu anda çok ucuz olmasa da kaliteli sağlam bir yapıt arıyorum diyenler için harcadığı her kuruşa değecektir. Bir kere oyunun hikayesi ve atmosferi seni epey bir sürüklüyor. Ana menüdeki o acıklı müziği ne zaman duysam kızını kurtarmak için dünyaları yakmayı göze almış adam geliyor aklıma. O kızı kardeşi olarak gören Aiden'ın çabası gerçekten takdir edilesi. İlk aldığımda aralıksız 1 ay boyunca kasıp karakterimi güçlendirdim. Bir yandan bana prince of persia da yakaladığım o zorlu parkur muhabbetini anımsatmıştı diğer yandan da yok olmuş bir şehirde hayatta kalırken benim gibi hala yaşayan insanların hikayelerini dinlemek zaman zaman duygulandırdı diyebilirim. Ulan her şey yok olmuş hala kendi arasında savaşan cepheler mi dersin, bir birine kazık atanlar mı dersin, işte hepsi bu oyunda mevcut. İnsanlık virüse karşı umutsuz bir savaş verirken bölge bölge ilerleyip kendimize güvenli alanlar oluştursak da diğer zombi oyunlarının aksine buradaki zombiler özellikle gece bir de hepsini peşine takmışsan insanı epey bir çileden çıkartıyor. ne yalan söyleyeyim özellikle nemessiz kılıklı heriften bayağı bir tırsıyorum. Oyundaki özelleştirme ve silah geliştirme mekanikleri ile birlikte oynanış son güncellemelerle epey bir oturdu. hatta çok fazla oyun geliştiricilerin gizlediği gizemli öğeler de var. Hala duruyor mu bilmiyorum ama bir yerde harry potter'ın süpürgesini bulmuştum ve deli gibi şehirde uçuyordum. Paylaşacağım tüm bu oyunlar arasında en yüksek sistem gereksinimi de elbette bunda. Fakat fondaki tınılar için bile değer diye düşünüyorum.

Neyse bu kadar zombili kanlı atmosferden çıkalım ve 4. oyuna gelelim. Cloudpunk aslında cyberpunk alamayan ya da alabilse bile bilgisayarı kaldırmayacak olan arkadaşlar için ilaç gibi gelebilir. Çünkü cyberpunk bir dünyada geçen aksiyon macera yüklü bu oyunda sokak düzeyinde başlayan bir hikayeye konuk oluyorsunuz.

Dostlar valla indie oyunlara zam gelmeden 2 tane efsaneyi de yad etmeden geçemem.
"Limbo" ve "Inside," Danimarkalı bağımsız oyun geliştirici Playdead tarafından geliştirilen iki dikkat çekici platform-macera oyunudur. Her iki oyun da benzer bir oynanış tarzına ve atmosfere sahiptir. Şimdi ikisinin de temel özelliklerinden bahsetmeden önce 1 tane muz fiyatına geldiğini belirteyim.

Oyunlara geçmeden önce oyun tavsiyesinde bulunan arkadaşlardan birine mouse hediye edeceğim. En çok beğenilen tavsiye olması yeterli. FrekansTV forum sitemizde direkt başlayabilirsiniz.
9 liraya yarım ekmek patso bile alamazken zombi korkusu temalı güzel bir oyunla karşınızdayım. 7 days to die, oynayıp daha sonra 28 gün filmini izleyip günü kaliteli bir şekilde kapatabilirsiniz. Oyun, hayatta kalmak için kaynakları toplamanız, zombilerle savaşmanız ve bir savunma üssü inşa etmeniz gereken açık bir dünya ortamında geçiyor. Tamam bu kadar da gaza getirmeye gerek yok, hatta bir arkadaş şey yazmış, aga 10 senedir erken erişimde artık yeter mi desek? Ne yalan söyleyeyim hak verdim. Ama arkadaşlarınızla sakız parasına keyif alabileceğiniz gerçeği de değişmeyecek. . Oyun, zorlu ve tatmin edici bir hayatta kalma deneyimi sunduğu için strateji ve kaynak yönetimi becerilerinize katkı da sağlayabilir.
- Temel Oynanış:
- Oyuna karakter oluşturarak başlarsınız. Oluşturduğunuz karakterinizi özelleştirebilirsiniz.
- Oyun, gece ve gündüz döngüleriyle birlikte ilerler. Gündüzler kaynakları toplamak ve üsünüzü inşa etmek için daha güvenli olabilirken, geceler zombi saldırılarına karşı dikkatli olmanız gereken tehlikeli dönemlerdir. Zaten hep klasiktir.
- Kaynak Toplama:
- Hayatta kalmak için gıda, su, aletler ve malzemeler toplamanız gerekir. Ayrıca madenlerden kaynak çıkarabilirsiniz.
- Odun, taş, demir, gıda ve diğer malzemeleri toplamak ve depolamak önemli.
- Zombi Savaşı:
- How to survive oynadınız mı bilmem ama onun daha grafik olarak gelişmiş hali de diyebiliriz. Zombilere karşı çeşitli silahlar ve taktikler kullanmanız gerekir. Silah yapabilir veya bulabilirsiniz.
- Zombi saldırıları gittikçe artan bir zorlukla geliyor o yüzden siz de aynı oranda gelişmelisiniz.
- Üs İnşası:
- Kendi üssünüzü inşa ederek kendinizi zombilere karşı koruyabilirsiniz. Üs inşası için odun, taş ve diğer malzemeleri kullanabilirsiniz.
- Üssünüzü güçlendirmeniz, tuzağınızı kurmanız ve savunma sistemleri inşa etmeniz önemlidir. Aslında tam da üs kurma fikri beni heyecanlandırdı.
- Beceri Geliştirme:
- Ucundan da olsa RPG tadı da yakalayabileceğiniz macera yüklü oyunda beceri ağaçları var. Belirli özellikleri geliştirebilir ve karakterinizi özelleştirebilirsiniz.
7 Days to Die, çok oyuncu
2. Oyun = Maneater 22 TL

Dostlar bu listenin en sıra dışı oyunu Maneater olsa gerek. Tam böyle Veganların da hoşuna gidebilecek. İnsan yemeli, avcı patlatmalı eğlenceli bir yapıt. Yorumlar çok fena ama ya oyunda 22 lirayı sonuna kadar hak ediyor bence. Dondurma parasına mutluluk. Kırmızı balık gerçekten de gölde kıvrıla kıvrıla ava çıkıyor.
Deep Silver tarafından yayınlanan bir aksiyon-rol yapma video oyunu diyebiliriz. özgün bir konsepti olması listede yer vermeme sebep oldu. Oyuncular, bir köpekbalığını kontrol ederek su altı dünyasında macera yaşarlar.
Oyuncular, oyunun ana karakteri olan bir köpekbalığını kontrol eder. Köpekbalığı, oyun boyunca büyür ve evrim geçirir, böylece daha güçlü hale gelir.
- Açık Dünya: Oyun, açık bir dünya ortamında geçer ve oyuncular büyük bir açık okyanusta serbestçe dolaşabilirler. Aynı zamanda farklı su bölgelerine ve sualtı alanlarına erişim sağlar.
- Avcı ve Yem: Oyuncular, diğer deniz canlılarına saldırarak ve onları yiyerek kendilerini beslerler. Aynı zamanda avcılar tarafından hedef alınırlar ve onlara karşı savunmalarını geliştirmek zorundadırlar. Yani kendine yatırım yaptıkça insanlara karşı daha güçlü olabilirsin.
- Geliştirilebilir Yeteneklerler var. Oyun ilerledikçe ve daha fazla av yediğinde yetenek puanları kazanırsın sonra bir bakmışsın thor olmuşsun. Seni kimse tutamıyor.
- Hikaye ve Görevler: Oyunda, oyuncuların ana hedeflerinin yanı sıra çeşitli yan görevler ve hikaye öğeleri var. İster intikam peşinde koş istersen de farklı sulara açıl.
- Zorlu Düşmanlar: Oyunda, tehlikeli deniz yaratıkları, avcılar ve diğer düşmanlarla karşılaşacaksınız. O yüzden stratejiniz iyi olmalı.
- Muzip ve Mizahi Deniz yaşamına farklı bir bakış açısı sunan bu oyunda esprili bir yaklaşım ve kara mizah unsurları bulabilirsiniz.
Dostlar kısaca "Maneater," farklı bir oyun deneyimi sunar ve oyunculara köpekbalığını büyütme, geliştirme ve denizde bir kaos yaratma fırsatı sunar.
3. Oyun Dying Light 2
Listenin 3. oyunu benim de favori oyunlarımdan biri olan dyinglight 2 diyebilirim. Hala deli gibi satan bir oyun ve fiyat olarak şu anda çok ucuz olmasa da kaliteli sağlam bir yapıt arıyorum diyenler için harcadığı her kuruşa değecektir. Bir kere oyunun hikayesi ve atmosferi seni epey bir sürüklüyor. Ana menüdeki o acıklı müziği ne zaman duysam kızını kurtarmak için dünyaları yakmayı göze almış adam geliyor aklıma. O kızı kardeşi olarak gören Aiden'ın çabası gerçekten takdir edilesi. İlk aldığımda aralıksız 1 ay boyunca kasıp karakterimi güçlendirdim. Bir yandan bana prince of persia da yakaladığım o zorlu parkur muhabbetini anımsatmıştı diğer yandan da yok olmuş bir şehirde hayatta kalırken benim gibi hala yaşayan insanların hikayelerini dinlemek zaman zaman duygulandırdı diyebilirim. Ulan her şey yok olmuş hala kendi arasında savaşan cepheler mi dersin, bir birine kazık atanlar mı dersin, işte hepsi bu oyunda mevcut. İnsanlık virüse karşı umutsuz bir savaş verirken bölge bölge ilerleyip kendimize güvenli alanlar oluştursak da diğer zombi oyunlarının aksine buradaki zombiler özellikle gece bir de hepsini peşine takmışsan insanı epey bir çileden çıkartıyor. ne yalan söyleyeyim özellikle nemessiz kılıklı heriften bayağı bir tırsıyorum. Oyundaki özelleştirme ve silah geliştirme mekanikleri ile birlikte oynanış son güncellemelerle epey bir oturdu. hatta çok fazla oyun geliştiricilerin gizlediği gizemli öğeler de var. Hala duruyor mu bilmiyorum ama bir yerde harry potter'ın süpürgesini bulmuştum ve deli gibi şehirde uçuyordum. Paylaşacağım tüm bu oyunlar arasında en yüksek sistem gereksinimi de elbette bunda. Fakat fondaki tınılar için bile değer diye düşünüyorum.

Neyse bu kadar zombili kanlı atmosferden çıkalım ve 4. oyuna gelelim. Cloudpunk aslında cyberpunk alamayan ya da alabilse bile bilgisayarı kaldırmayacak olan arkadaşlar için ilaç gibi gelebilir. Çünkü cyberpunk bir dünyada geçen aksiyon macera yüklü bu oyunda sokak düzeyinde başlayan bir hikayeye konuk oluyorsunuz.
- Cyberpunk Dünya: Oyun, gelecekteki bir şehirde geçiyor ve tipik cyberpunk öğelerini içeriyor. Bununla birlikte müzikler ve renk paleti gerçekten insanı moda sokuyor. Özellikle elektronik müzik ve sayko yükselişler seviyorsanız mutlaka beğenirsiniz. Yüksek binalar, neon ışıklar ve teknoloji dolu bir dünya düşünün ve bunu yaşayın.
- Hikaye Odaklı: Bir kurye olan Rania'yı kontrol ederek ve onunla birlikte şehri keşfediyorsunuz. Kararlarınız, hikaye üzerinde elbette etki ediyor.
- Açık Dünya: Büyük ve açık bir şehirde geçtiği için başlarda korkutucu gelebilir. Araç kullanma yeteneğiniz var ve dolaşırken çeşitli görevleri yerine getiriyorsunuz.
- Yapay Zeka ve NPC'ler: Oyunun dünyası, çeşitli NPC'lerle ve ilginç karakterlerle dolu. Yapay zeka olarak da hiç fena sayılmaz. Bu karakterlerle etkileşimde bulunarak hikaye boyunca farklı yolculuklara çıkabilirsiniz.
- Keşif ve Atmosfer: Sokak sanatı, arka sokaklar ve gizli bölgeler bence oyunun en tatlı kısmı olsa gerek. Çünkü atmosferi iyice zenginleştirmiş.
- Sorumluluklar ve Kararlar: Oyunda, zaman zaman zor kararlar vermeniz gerekebilir ve bu kararlar hikayeyi etkileyebiliyor. Hangi görevleri kabul edeceğinizi veya nasıl bir yol izleyeceğiniz önemli.
- Grafik ve Müzik: "Cloudpunk," Aslında grafikleri ve atmosferik sesleri ile hem büyüleyici hem de aşırı rahat bir deneyim sunuyor. İşten çıktın ya da o gün stresle dolusun gir abi keyfine bak. İnan rahatlattığını göreceksin. Karanlık bir temadan ziyade hayranlık uyandıran bir havası var.

Dostlar valla indie oyunlara zam gelmeden 2 tane efsaneyi de yad etmeden geçemem.
"Limbo" ve "Inside," Danimarkalı bağımsız oyun geliştirici Playdead tarafından geliştirilen iki dikkat çekici platform-macera oyunudur. Her iki oyun da benzer bir oynanış tarzına ve atmosfere sahiptir. Şimdi ikisinin de temel özelliklerinden bahsetmeden önce 1 tane muz fiyatına geldiğini belirteyim.

- Atmosfer ve Görsellik:
- Hem "Limbo" hem de "Inside," belirgin bir siyah-beyaz estetiğe ve minimalist grafiklere sahip. Bu grafikler, oyunların karanlık ve gizemli atmosferini vurgular nitelikte dostlar.
- Oyunlar, atmosferlerini ve hikayelerini oyunculara sözsüz bir şekilde anlatmaya çalışır. Bu da aslında müneccimlik taslamamıza sebep olur.
- Platform-Macera Oyunları:
- Her iki oyun da oyuncuları zorlu bulmacaları çözmeye, tehlikelerden kaçınmaya ve düşmanları aşmaya teşvik eder.
- Ayrıca ilerlemelerini engellemek ve daha fazla hikaye bilgisi elde etmelerini sağlamak için çeşitli engeller de sunar.
- Hikaye ve Anlatım:
- Oyunlar, hikayelerinde sembolik bir anlatım da barındırır. Ayrıca karakterleri kendi yorumumuza bıraktığımız bir geçiş de vardır. Öyle ki Limbo da hüzünlü bir bağ kurmuştum.
- Dostlar aslında hem rahatlatan hem de derin bir şekilde düşünmeye iten yapısı da yok değil.
- Sessizlik ve Ses Tasarımı:
- Sessiz bir atmosferde hafif esen çevresel seslere ekstra odaklanmak bence oyun deneyimine farklı bir boyut katıyor. Karakterler ve diyaloglar pek ön planda olmadığı için bu nedenle hikaye ve duygu durumları ses ve çevresel görsellerle geçiyor.
- Tehlike ve Gizem:
- Hem "Limbo" hem de "Inside," oyunculara gizemli ve tehlikeli bir dünyada yolculuk yapma fırsatı sunuyor. Karanlık ve sıkıcı bir atmosferde, bazen stres olabilirsiniz.
- Kısa Ancak Yoğun Deneyim:
- Her iki oyun da kısa süreli bir deneyim sunuyor 3-4 saatte aslında kapanışı yapabilirsiniz.
Kısaca özgün ve sanatsal dokunuşlar barındıran bu estetik abidesi oyunları atın koleksiyona kalsın.
- Her iki oyun da kısa süreli bir deneyim sunuyor 3-4 saatte aslında kapanışı yapabilirsiniz.